İnorganik Bileşikler ve Özellikleri

İnorganik Bileşikler, canlı inorganik bileşikleri kendi vücudunda sentezlemeyip dışarıdan hazır olarak alır.

İnorganik bileşikler metabolik faaliyetlerde "düzenleyici" olarak ve yıpranan dokuların onarılmasında görev alır. İnorganik bileşikler sindirime uğramadan hücre zarından geçebilir. Hücrede enerji üretmek amacıyla kullanılmaz.

 1) SU: Kan dokusunun büyük bir bölümünü oluşturduğu için vücutta taşıyıcı bir ortam oluşturur. Suyun öz ısısı birçok bileşikten yüksektir. Bu özellik sudaki sıcaklık değişimlerinin hızlı olmadığı anlamına gelir. Suyun yavaş soğuması ortamı ısıtır. Suyun yüksek öz ısıya sahip olması insanda vücut sıcaklığının dengelenmesini sağlar.

• Kimyasal tepkimelerde rol alan önemli bir çözücüdür.
• Besinlerin sindirimini sağlar.
• Metabolizma sonucunda ortaya çıkan bir çok zararlı artığın atılmasında rol oynar. 
• Topraktaki maddelerin çözünmesini sağladığından bitkilerin ihtiyacı olduğu maddeleri kökleriyle almayı kolaylaştırır. Suyun buharlaşma özelliğinin önemini de terleme olayıyla açıklayabiliriz. Terlemenin olması su buharlaşırken ısı da kaybedilir. Böylece vücut sıcaklığı korunmuş olur. 

 2) ASİT: Su içerisinde çözündüğünde hidrojen iyonu (H+) veren bileşiklerdir. Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya çevirir. Tatları ekşidir. Yapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik diğerleri ise inorganik asittir. 

3)BAZ: Su içerisinde çözündüğünde hidroksit iyonu oluşturabilen bileşikler bazik özellik gösterirler. Bazlar turnusol kağıdının rengini maviye çevirirler. Yapılarında genellikle karbon ve azot bulunduran bazlar organik bazlardır. Potasyum hidroksit (KOH) soda gibi bazlar inorganik bazlara örnektir. ASİT-BAZ dengesi: Bir çözeltide hidrojen iyonu derişimi büyüdükçe ortamın asitliği artar ve PH 0 ile 7 arasında bir değerdir. 

Hidroksit iyonu derişimi büyüdükçe ortamın bazikliği artar ve PH 7 ile 14 arasında bir değerdir. PH değeri organizma için çok önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için PH değerinin belirli bir düzeyde tutulması gerekir. Söz gelimi insan tanımı PH i 7.4 olup bu değerin 7'ye düşmesi ya da 7.8 in üstüne çıkması ölümle sonuçlanır.

 4)TUZ: Asitler ve bazlar tepkimeye sokulduğunda asitin hidrojen iyonuyla bazın hidroksit iyonu birleşir. Bu olay sonucu tuz oluşur. Mineraller organizmanın yapısında az miktarda bulunmalarına rağmen canlılığın sürdürülebilmesi için gereklidir. Kalsiyum, Sodyum, Klor gibi mineraller büyük çoğunluğu mineral çoğunluğu şeklindedir. 

5) MİNERALLER: Vücuttaki metabolizma faaliyetlerini düzenleyen, enzimler aktifleştirme görevindedirler. (KOFAKTÖR) -Canlı hücrede enerji verici olarak kullanılmazlar - Sindirilmeden doğrudan kana geçerler - Düzenleyici ve yapıcı onarıcı olarak işlev görürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder